悲伤的歌曲

Translate-翻译

2014年11月14日金曜日

Sadece hayalleri olanlar okusun...

Merhaba hayal kurduğu için dışlanmış ve bizzat dışlananlar tarafından hayalleri kırılmış hayalperest! 

Hayallerinle oluşturduğun bir aynan vardı; gözlerinin önünde kırdıkları bir ayna... Ve hiç bir şey yapamadığın bir anda... Çünkü sen yalnızdın ve yanında hiç kimse yoktu. Onlar ise bir kaç kişiydiler. Birlikte olduklarını zanneden bir kaç kişi... Ellerini bağladılar. Çözecek kimsen yoktu ve sen bunun için de ağladın... Keşke aynayı kırdıktan sonra gitmiş olsalardı ama gitmediler.  Âdeta musallat oldular o çaresizlik ile bağlanmış temiz yüreğine, bir zamanlar gülücük saçan o yüzüne... Seni durmadan üzdüler! Seni daima kırdıkları ayna gibi kırdılar..!  Akıl almaz iftiralar attılar, çirkeflikler yaptılar... Sen ne yaptın peki? Tepki vermedin ve edebinle sustun.  Aslında onlar sen susunca kaybettiğini zannettiler. Seni ezdiklerini ve sana haddini bildirdiklerini zannettiler. Ama hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Senin için yapılan bunca zulme karşı sürdürdüğün sessizliğinin arkasındakini anlayamadılar. Sen sustun, nasıl davranılması gerektiğini öğrendin! Sen sustun, edebini gösterdin! Ve sen yine sustun! Böyle yaparak aslında çok önemli bir şey öğrendin; sana saldıran insansı şeytanlara karşı nasıl davranılması gerektiğini...

Evet onlar sergilediğin bu sessizliğin ne anlama geldiğini anlayamadılar çünkü gözlerini fesatlık bürümüştü. 
Sen susarak birçok şey öğrendin. Ve en önemlisi asla pes etmedin! Her ne olursa olsun hayallerinin peşinden gitmen gerektiğini biliyordun. Bu yüzden duramazdın! Devam ettin... Gizlice kırılan aynanın parçalarını topladın ve birleştirdin; tıpkı bir yapboz gibi... Zaman geçti! Ayna tamamlanmıştı. Aslında mutlu olman gerekiyordu. Eskiden hayallerini gösteren tek bir ayna vardı şimdi ise kırılan her parça birer aynaya dönüşmüştü. Tek bir ayna şeklinde görünen binlerce ayna...  Artık hayallerine binlerce aynadan bakabilirsin! Onlar ise senin işini bitirdiklerini düşünmüşlerdi oysaki sen çoktan kazanmıştın fakat onlar bunu bilmiyorlardı. Her zaman ki gibi davranıyorlardı; kin kusmaya devam ettiler...

Zaman geçti ve sen küçücük bir tohumken dallı budaklı bir ağaç oldun. Lakin onlar ise hiç değişmediler... Kustukları kinleri bir kuyuya doldular ve insanları onun içine atmaya başladılar. Sıra sana da gelmişti. Fakat sana bir şey yapamazlardı. Gizlediğin aynayı ortaya çıkardın ve kör oldular. Çünkü artık önünde ışıldayan binlerce ayna vardı!  Acımasızca kırdıkları aynanın aynaları! Kör olduklarında ise hangi yöne gideceklerini bilemediler ve yaptıkları kinden kuyulara kendileri düştüler. Boğuldular...

Evet onlara haddini bildirmiştin çünkü sen iki şeyi asla kaybetmedin: İnancı ve umudu! 

İnanca îtikât et! Umudu yorgan yap ve dışarıdaki soğuktan korun! Hayallerin çok yakın, güneşin çok yakın! Ve şunu da ölünceye kadar asla unutma! İnancın ve umudun varsa gerçekleşmesini istediğin hayallerini gerçek olmuş bil! Asla ve asla yılma! Sahip olduğun aynayı kıranların karşısına binlerce ayna ile çık ve binlerce kez parılda!

-Kim olduğunu bilme yolunda rüzgar kadar hızlı olmak isteyipte;
bir kaplumbağa misali yol katedemeyen biri...
-Onur Yuruk

www.soncokyakin.blogspot.com.tr

0 件のコメント:

コメントを投稿