悲伤的歌曲

Translate-翻译

2016年8月9日火曜日

Oldu

Kaldırdı ellerini, beş parmağının beşi ile işaret etti göğe! Zaman büküldü; su oldu, yol oldu, ev oldu. Sonra çekti ellerini gökyüzünden; su taştı, yol bozuldu, ev yıkıldı. Tekrar kaldırdı ellerini ve yine işaret etti parmaklarıyla göğe! Ne su oldu, ne yol oldu ne de ev. Olan ona oldu, yerle bir oldu. Sonra aramaya başladı bu sırrı, bulmalıydı. Beş zaman bükümü ruh harcadı ararken: Akken kara oldu. Vardı bir tepeye nefes nefese, bağırdı yettiği kadar; sesinden oldu, sessiz oldu. Atladı aşağıya hafif bir tempo ile; ayaktan oldu, yürümekten oldu. Acı hissetti derinlerine kadar; mutluluktan oldu. Yavaşça odaklandı eline, şu beşide beşbin mağrifetli parmaklarına. İlk önce çekti bir pençe taşa; tırnaklarından oldu. Sonra yumrukladı taşı; elinden oldu. Öbür parmaklarıylada oydu gözlerini, şu beş para etmez sol elindeki parmaklarıyla. O yalnızca koştu, koşmaktan yorulmuş olmalıydı, ama olmadı! Olanlar oldu ne olduysa hep ona oldu. Koşmak için çıktığı yolda kargalara yem oldu, kimisinin ağzına et oldu kimisinin beynine zevk oldu. Yok oldu.
Daha fazlası için blog adresimi ziyaret edin:
-Onur #Karanfil
www.onuryuruk.blogspot.com.tr

2016年8月5日金曜日

...

Aşık oldum sana yokluk: Sen artırdıkça şiddetini üzerimde, ben daha çok özledim, daha çok hayal ettim varlığı.
http://www.onuryuruk.blogspot.com.tr

2016年7月20日水曜日

Biraz eğlence!

Nasıl Türkçe Latin alfabesi ile yazılınca Latince olmuyorsa, aşağıda da gördüğünüz gibi Çince karakterler ve Kore alfabesi ile yazılınca da Türkçe olmaktan dışarı çıkmıyor. Japonlar da aşağıda ki teknik ile dillerini yazıyorlar. Onlar Kore alfabesi yerine kendi uydurdukları alfabe ile ekleri yazıyorlar. Kore alfabesini küme küme yazıldığı için Türkçe'ye daha uygun buldum çünkü Japonlar heceleri yazıyorlar Koreliler ise tıpkı bizim gibi sesleri. Kore alfabesi Türkçe için birkaç ses değiştirildiği zaman sorunsuz çalışıyor ayrıca küme olarak yazılışı Çince karakterlerin yanında oldukları zaman yabancı görünmemelerini sağlıyor. Eğlenceden başka hiçbir amacım yoktur. ''Büyük Allah'ım, bizi affet! Şu günlerde olan kötü şeylerden sana sığınıyorum.'' yazıyor. 
大神음、我们이原谅!那天们데是안坏事们덴你아避难으요룸。
大: Büyük.
神: Tanrı, Allah.
我们: Biz.
原谅: Affet.
那: Şu.
天: Gün.
们: Türkçe için çoğul eki olarak kullandım.
是: Ol.
坏: Kötü
事: Şey.
们: Türkçe için çoğul eki olarak kullandım.
你: Sen. (Sen-a --> Sana)
避难: Sığın.
Kore alfabesi ile yazılanlar eklerdir.
Dipçe: Çince çalışırken bu tekniği uyguluyorum zaman zaman. Gerçekten ezber için işe yarıyor!
Blog adresim için aşağıdaki bağlantıya tıktık!
www.onuryuruk.blogspot.com.tr

2016年7月17日日曜日

Şu günlerde...

Şu günlerde hepimizin canı sıkkın, yeterince ağladık olanlara, üzüldük. Çoğu zaman fikir çatışmalarının ortasında kaldık, birbirinden kötü günler gördük. Bu gibi zamanlarda umuyorum ki herkes fark etmiştir, aslında İnsan denilen varlık bakılmaya muhtaç bir bebek gibi: Tek başına ve yalnızdır. Sığınacak, saklanacak, sarılacak kimsesinin olmadığını ancak bu gibi günlerde hissedebiliyor, sonraları ise bu yaşadıklarını kolayca beyninin karanlık bölgelerine gömebiliyor.
Gerçekten az bir çaba ile düşünülecek olursa, aslında İnsan ne tek başınadır ne de yalnızdır, onun her zaman sığınabileceği, saklanabileceği hatta ve hatta sarılabileceği Birinin var olduğu gün kadar aydınlıktır. Çünkü İnsan yaratılmıştır, dünya beşiğinde de büyümektedir. Ona yol gösteren, gün kadar aydınlık olan O kişi, en büyük merhamet sahibi esirgeyen ve bağışlayan Yüce Allahtır, her daim övülmeye layık olan Allahtır.
Sözüm şu ki içinde bulunduğumuz bu evrende herkesinde bildiği gibi çok uzun bir yolculuğa tâbiyiz. Belki de bundan dolayıdır yalnızlığımız, hüznümüz veyahut kederimiz demeyeceğim çünkü bundan dolayı değil, bilakis İnsanın amacını unutmasından dolayıdır bütün bu yaşadıkları. Yüce Allah kutsal kitabında şöyle buyuruyor: ''Ve ben, cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım'' (bkz:Kutsal Kur'an 51:56). Çok bârizdir ki mutsuzluğumuzun kaynağı, bu evrende yaşıyor olmamızda ki gâye uğrunda yaşamıyor olmamızdır. Biz sadece bunu unutuyor, kişisel zevk ve istklerimizin kölesi oluveriyoruz. Çoğu zaman kibir ve kin dediğimiz illetin içine saplanıyor bu bataklıkta boğuldukça boğuluyoruz.
Keşke İnsan bu amacını unutmadan yaşasaydı ve yalnızca bu amacı, yazdığı bu birkaç satırla kısa bir süreliğine geçerli kılmasaydı, bunun yerine sonsuza dek kafasına kazısaydı.
İnşirah suresi ile bitirmek istiyorum, Allah ile kalın amacınıza sahip çıkın!
İnşirah suresi:
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.
Senin için bağrını açmadık mı?
İndirmedik mi senden o yükünü?
O sırtında gıcırdamakta olan (ve bu şekilde sana eziyet veren) yükünü?
Senin şanını yüceltmedik mi?
Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık var.
Evet o zorlukla beraber bir kolaylık var!
O halde boş kaldığında yine kalk yorul!
Ve ancak Rabbinden ümit et, hep O'na doğrul!
İnşirah kelimesinin anlamı: 1. Açılma. 2. Açıklık, ferahlık.

2016年7月15日金曜日

Kurt

Kurt sıkılmıştı kurtluğundan ne kadar lanet etse de yaprağa yiyordu o tiksindirici yaprağı ve kendini sarmalayıp duruyordu o iğrenç yaprakla ve o, bir günlük yaşam için o iğrenç kelebeğe dönüşüyordu. Utanmadan uçabiliyordu o nefret ettiği kanatlarıyla! Nefret ettiği gerçeği değiştirilemezdi tıpkı o kanatlarla uçarken aldığı zevk gibi!
#Karanfil
Ben hiçbir şeyimle övünemeyecek kadar acizim.

2016年5月24日火曜日

Kuyu

Ben kazdım bu kuyuyu ve kendi ellerimden tutup ben attım kendimi bu kuyuya. Tatmak istiyorum seni ama, nesin sen? Bilmiyorum, nedir ki özgürlük?
Çıkmak istemek ayrı bir istek, kuyuya baştan düşmenin nedeni ayrı.
Madem attım kendimi çıkmak için, neden var olan bir şeyi aldım kendi ellerimden? Evet var olan.. Gerçekten de var mıydı ki ellerimde? Yoktu. Olsaydı kendi ellerimle almazdım kendimden. Kendi ellerimden aldığım gibi kendi ellerimle alacağım.
Kuyu diyorum.. Bilmiyordum dibinin soğuk olduğunu. Özgürlüğü ararken sıcağı arama yolunda buldum kendimi. Unutturdu bana özgürlüğü soğuk.
Ellerimi attım ardından ayaklarımı kuyunun duvarlarına, topraktan duvarlarına.. Yarılamıştım yolu bakarken o ışığa, yukarıya, gözlerim öylesine büyüdü ki ben bile şaşırdım gözlerime. Fakat ihanet etti ayaklarım. Kaydım ve yere çakıldım öylece. Ayaklarım kırıldı. Yine baş başaydım soğukla kuyunun dibinde, tek fark ayaklarımdaki acısızlığın özlemi de vardı yanımda.
Çıkmazsan ölürüm, çıkarsam yine unuturum özgürlüğün lezzetini.
Ben bu kuyuyu kazdıysam ve attıysam kendimi en derinlerine, isteğim yokluktur.
Zaten değer bu şekilde olmuyor muydu ki?
Şayet, şayet diyorum olmasaydı yokluk, ne önemi kalırdı varlığın?
Onur Yürük / 海泽睿

2016年5月19日木曜日

Insan..

Allah dilediğini dilediği yere ulaştırır. Başımıza gelen belalarda güzel anlarda hepsi Allah'tandır. Çünkü O bilemediğimiz hikmetlerle bize gelir. Çoğu zaman akıl almaz şeyler verir ve düşünmemizi sağlar. Çünkü insan düşünmeden hareket ederse her zaman sapar, yolunu kaybeder. Bu yüzden O, kimilerine çaresizliği verdi ki mutlu olanlar onlara bakıp ibret alsın, şükretsin.
Dünya üzerinde problemler adına bir sorumlu arayacaksanız bu sorumlu insanların ta kendisidir. İnsan sabırsızdır. Bu yüzden çarenin hemen gelmesini bekler. Biliyorum ki insan çare gelse de eğlenceye dalıp Rabbini unutur. Çünkü insan yalnızca sıkıştığı zamanlarda dua ediyor, çünkü Allah'ında dediği gibi ''İnsan ne kadar da az şükrediyor, İnsan ne kadar da nankör!'' Böyleyiz, dostlarım. O Rab ki bizi var etti. Sırf bizi ''Var'' ettiği için bile şükretmemiz, sabah akşam onu zikretmemiz gerekir. Ama ah bu İnsan yok mu!
İnsanı da Allah bu şekilde yaratmış diyenleriniz olacak.. İnsan Cennette onca varlığın içindeyken bile gidip o ağaca yöneldi, neden? Allah'ın verdikleri onu tatmin etmeyi başaramamış mıydı? Yetmemiş miydi? O zaten orada ona her şeyi vermemiş miydi? Her şeyi vermişti. Allah insana ne verirse versin insan nankörlüğünden hiç ödün vermiyor. Ah insan ah! Sen gerçekten çok nankörsün!
Evet, Allah yarattı bizi böyle... Ama hikmete bakar mısınız ki o zaten ona melekler ''Yine mi kan dökecek bir ırk yaratacaksın'' diye sorduğunda ''Bilmediklerinizi bilirim'' diye cevap vermişti. İşte bunu bilmiyoruz. Çünkü Allah Ademe meleklerin o zamana kadar duymadığı kelimeleri öğretip hepsini okutturmuştu.
Ayrıca Allah, isteseydi Ademi oracıkta ''Yok'' kılamaz mıydı? Bunu yapmadı çünkü O zaten ''Bilmediklerimizi'' bilmiyor mu? ..
http://www.onuryuruk.blogspot.com.tr

2016年3月11日金曜日

Ah ben mi?

Ben zaten...

Hey sen.. burada ne arıyorsun?
Son çiçek kararalı asır yıl oldu.
Bu gördüğün gökyüzü;
Mavi gibi gülerdi ..
Dostlarım ağaçlardı ..
Dost ..
Bu kelimeyi duymayalı uzun zaman olmuştu.
Yaprakları geldi aklıma, kusura bakma ..
Baksana şu uçan kargayı gördün mü?
Haber getirir bana her cehennem günü ..
Sorarım ona:
Doğu tarafında yaşayan kaldı mı?
Her defasında hatırlatır:
Ölüm geleli asır yıl oldu!
Kimse kurtulamadı buradan ..
Ah bir umut işte ..
Sen!?
Ah hayır ümitleniyorsun!
Omzumdaki karga az önce getirdi haberini,
Sen Batı'nın ölüsüsün!
Eninde sonunda kargalara yem olacaksın.
Ah ben mi?
Ben zaten bir kargayım ...

onuryuruk.blogspot.com.tr
#benzatenbirkargayım


2016年3月5日土曜日

En sevdiğim hobim: Dil Öğrenmek!

En sevdiğim hobim: DİL ÖĞRENMEK!
Bundan 2 yıl önce hedefimi şöyle koymuştum:
1.İngilizce
2.Japonca
3.Çince
4.Almanca
5.Arapça
1.İngilizce(UK):
Elimden geldiğince öğrenmeye çalışıyorum. İngilizce videolar izliyorum dilbilgisi ve kelime kitaplarım var. Çoğu yabancı arkadaşımla İngilizce konuşarak pratik yapıyorum. Öğrendiğim diğer dillerin kaynaklarının dili İngilizce olması sebebiyle İngilizce sürekli hayatımda.


2.Japonca (Konuşmasını en sevdiğim dil ^^):
İlk kez Japonca'ya 2012 tarihinde başlamıştım. Aslında küçüklüğümden beri karmaşık ve zor yazılan dillere çok meraklıyımdır fakat bir türlü başlamak için adım atamamıştım ta ki Anime izleyinceye kadar. Animeleri izleyerek duyusal olarak çok pratik yaptım bu yüzden başlamam ve anlamam hiç zor olmadı. Zaten Japonca dilbigisi yönüyle Türkçeye çok benziyor bu yüzden yüklem nerede, isim nerede diye düşünmüyorsunuz. Japoncada 3 alfabe var: Hiragana, Katakana ve alfabe olarak değil karakter olarak Kanji.
Japonca öğrenmeyi bırakalı 5 ay oldu. Nedeni ne gelecek olursak:
-Japonca öğrenmeye JLPTN5 (Japonca Çince karakterler ve kelime öğrenme seviyeleri) den başladım. Japonca Kanji denilen yazı sistemini kullanır ve Kanjilerin Onyomi ve Kunyomi dediğimiz iki okunuşu bulunur ve istisnai olarak okunduğu durumlarda olur. Nerede nasıl okuyacağım gibi sorular başımı ağrıttı! (Ne olurdu hepsini Hiragana olarak yazsaydınız :D) Ve bir düzensizlik sezdim dilin yazılışında. Gerçekten çok yorucu bir aşama hele ki öğreten biri olmadığı zaman tam bir ölüm. Ama şimdilik erteliyorum 2.5 yıllık bir öğrenim süremi çöpe atamam grin emoticon . İleride Japonca kursuna gidip bilgilerimi sağlam bir temele oturturacağım. Seviye olarak Elementary. (Düşünün yani o kadar yılımı vermişim ama seviye olarak daha Elementary.. Japonca konuşmak ve dilbilgisi çalışmak hiçte zor değil çok rahat konuşabilirsiniz fakat o Kanjiler yok mu o kanjiler.. Yıllarımı yedi! Ama Hiragana ve Katakanaya buradan bir kalp bırakmak istiyorum. heart emoticon )


3.Çince:
Aman Allah'ım bir dil bu kadar mı harika yazılır! heart emoticon Gerçekten yazarken hayranlık duyuyorum.. Neyse Neden Çince?
Japoncadaki gibi karmaşık yazılan dillere bayılırım. Zaten Japoncadaki Kanjiler Çince'den alıntı.. Çince bu alanda şu şekilde ayrılıyor; Her karakter tek okunuş! (Tabi bazen tonlamaları farklı olabiliyor grin emoticon ) Evet doğru duydunuz başlamamın en büyük sebebi bu, Hanzi'lerin (Japoncadaki Kanji) tek okunuşunun olması. Zaten Çin Halk Cumhuriyeti git gide büyüyor ekonomik olarak. Çok işime yarayacak çoook grin emoticon. Seviyeme gelince; Çince HSK(汉语水平考试)Hanyu Seviye Testi dediğimiz 6 sınavdan oluşuyor. İlk iki seviye başlangıç, sonraki iki seviye orta düzey ve kalan sonraki iki seviye profesyonel olarak Çince bilmenizi sağlıyor. 1. seviyede 150, 2. seviye 150, 3. seviyede 300, 4. seviyede 600, 5. seviyede 1200 ve 6. seviyede 2500 tane Çince Kelime bilmiş oluyorsunuz ( Bakın kelime diyorum Karakter değil çünkü bazen 4 Karakter bir kelimeyi oluşturabilir, artık siz düşünün kaç Karakter bildiğinizi.. :D) Benim seviyeme gelirsek ben şu an için ilk iki seviyeyi tamamladım. Yani 300'den fazla kelime biliyorum ve her kelimeyi en az iki Karakterden oluştuğunu varsayacak olursam (ki kimisi 4 kimisi 2) 600 tane Karakter biliyorum. Sağolsun Japoncadan dolayı bildiklerim baya vardı grin emoticonÇinceye geçişim hiç zor olmadı. Bekle beni HSK 3 


grin emoticon
4. Almanca: Anadolu Lisesinde okumuş olmamdan dolayı görmüş oldum. Okuldayken Almanca sınavlarından hep yüksek alırdım (Övünmek gibi olmasın :D) Okul dışında pek bir şey bilmiyorum. Aslında 9. sınıftayken Almancam 1 di cry emoticon Sağolsun bir komşumuz Almanya'dan gelmişti ve ondan rica etmiştim ve bana Almanca çalıştırmıştı. Temellerimi o atmıştı buradan Elif ablaya çok çok selamlar.. Seviye olarak Elementary.


5.Arapça:
Türkçeye geçmiş olan kelimeler dışında hiç bir şey bilmiyorum grin emoticon Haa birde ''Keyfe haluka'' bunu biliyorum grin emoticon Ama alfaben çok güzel be Arapça.. 5 alfabe biliyorum (Kore, Hiragana, Katakana, Çin karakterleri alfabe sayılır mı bilmem ama sayılacak olursa Çince karakterler, Arap alfabesi) aralarında en rahat yazıma sahip olan sensin Arapça heart emoticon Seni de bir gün öğreneceğim İnşaAllah grin emoticon..
Dipçe: En çok yaptığım ve en çok sevdiğim hobim dil öğrenmektir.
Dipçe 2: İngilizce seviyemi belirtmedim çünkü net bir şey söylemek istemiyorum ama iyi olduğu kanısındayım.
Dipçe 3: Dil öğrenme yöntemlerim hakkında bana mesaj atabilirsiniz. 
Onur Yürük

2016年2月19日金曜日

Gökyüzüne bir nutuk var!

Uçurumdan Uçuş Bilmiyorum kaçıncı kez çıktım bu uçurumun tepesine, Ve kaç kere saldım denize dalar gibi kendimi bu gökyüzüne. Her seferinde çamurdan bu kırık yerler benimdi, Ve her seferinde parçalanan ruhumdan başkası değildi. Bana o gözlerinle bana benzer bakıp duruyorsun? Yoksa sende kesilmiş bu kanatlarımı mı arıyorsun? Baksana sırtıma, bir kanat görebiliyor musun? Dökülen tüylerimi ellerimden ben bile kaybettim. Söylesene peki, sen ne zannettin? Bana verdiğin öğütlerin ne zaman bir kanat olur? Sarabilir mi beyaz kanatlarım gibi, beni ne zaman korur? Sadece ağzına bal sürülmüş konuşan bir çamursun. Senin için kolay, ne zaman benim gibi olursun? Her seferinde bu tepeye çıkışımın bir nedeni var. Yüzüm çoktan donmuş ellerim buz, başım kar. İnadına yaparmış gibi aralıksız ağlar bu mor bulutlar, Ve hep mevsim kışa çalan sonbahar, sonbahar... Pes etmek mi dedin, yok o benim fıtratımda! Ben aşığım gökyüzüne, yağmura, kara bulutlara. Olmasın kanadım ellerim veya ayaklarım? Her seferinde bir yolunu bulurum ve çıkarım! Karlardan, kanatlardan, morlardan umudum var.. Işıkları yok renkleri soğuk, solmuş çiçek gibiler açamazlar. Mor umutlar taşıyacak, yolunmuş sırtıma kanatlarımı Ve dolunay benim için de saçacak yıldızlarla ışıltılarını. Uçurumdaki bu şiirden gökyüzüne bir nutuk var Siyah olsada hayallerden çaldığım kırık kanatlarım var.

Onur Yürük #Karanfil #UçurumunTepesindekiSonŞiir #YaşamSenÇokAğırsın #SiyahOlsadaHayallerdenKanatlarımVar http://www.onuryuruk.blogspot.

Uzaklarda.. O ışık uzaklarda görebiliyorum. Hani sızar ya bulutların arasından güneş, işte tam da böyle.
Gözlerden uzak bir yer yalnızca kalpler var. Sanki kırmızı gibi renkleri, sanırım mora yakın.
Edebiyat gibi bir yer; şiir oluşturmuş sokaklar ağaçları yazı gibi. Sanatsal bir tablo gibi rengarenk.
Biliyorum seni biliyorum; rüyalarımda ki tat bu, beyazın tadı bu. Biliyorum seni .. 
onuryuruk.blogspot.com.tr
‪#‎Karanfil‬

Uçmak için bu uçurumdan kaç kere attım kendimi.. Öldüm dirilip çıkıp yeniden tepesine ve hala uçmaya çalışıyorum. Belki saçma gelecek ama, ben bir gün uçacağım.!

2016年2月9日火曜日

Olmayabilirdik ..

Böyle olmayabilirdik.
Bizimde çok güzel bir hayatımız olabilirdi, her gece ağlamak yerine ailemizle güzel vakit geçirebilirdik, eğlenebilirdik. Hayattan birazcıkta olsa zevk alabilirdik; olmadı, yapamadık.
Binlerce kez intihar etmek istedik: Düşüncelerimizde atmadığımız uçurum kalmadı bedenimizi.
Kader dedik sustuk.
Çok ağırmış bu kader.
Yaşamaktan başka hiç bir çaremiz yok.
Biliyorum ki cennet bizi bekliyor!
Bir gün bende gerçek bir gülüşe sahip olacağım...


2016年2月7日日曜日

Parça parça uçacağız özgürlüğe...

Üzgünüm evet.. 
Bu dünyada kirlenerek yok oluşumuza üzgünüm.
Ama unutmadığım bir şey var!
Beden ağırlık yapıyor..
Küllerimiz gibi parça parça uçacağız buradan..
Rüzgarla özgürlüğe koşacağız..
Gökte bulutlardan bir tahtta oturacağız..
Ölü olan bu bedenimiz dirilecek,
Ve biz işte o zaman yaşayacağız!